18 Haziran 2013 Salı

  Sustular bu topraklarda insanlar, yıllarca görmezden geldiler, duymadılar Fırat'ın,Dicle'in ağlayan sesini, kapadılar kulaklarını anaların çığlıklarına, sustular bu topraklarda insanlar yıllarca...

  Bir gece ansızın yok olurken kayıp topraklarda bir genç, sustular bu insanlar.Yıllardır kapılarını kapatamayan anaları görmek istemediler.12 yaşındaki bedene 13 kurşun sıkılırken "terörist" dediler. Atılırken Ceylanların üstüne bombalar hiçbir şey demediler.Sustular bu insanlar,görmek istemediler,kapadılar kulaklarını anaların çığlıklarına...

  Direniyor şimdi insanlar. Saygı duyuyorum diktatörlüğe karşı direnenlere ama yıllarca kanayan toprakları görmezden gelen insanları unutamıyorum.Öfkelerini,kanla kurdukları cümlelerini işte bu yüzden yürüyemiyorum onlarla. Sormak istiyorum o kitleye, bombalanırken özgürlük kokan dağlarımız,öldürülürken gençlerimiz,ağıt yakarken analarımız neredeydiniz!

  

  

14 Haziran 2013 Cuma

  Yann Tiersen hayatımın müziğini yapan insan. Piyanoda gezinen parmaklarının sesi hayatımın ritmi olmasını istemişimdir hep. Bugünler de daha anlamlı daha yaşanmış bir müzik Yann Tiersen benim için...Tıpkı onun müziklerinde ki gibi coşkulu ve sanki rüzgarın peşine takılmış bir yaprak gibi mutlu...

  

  

   

24 Ekim 2012 Çarşamba

gelecek olan güzel günlere...



7 Ekim 2012 Pazar


çok güzel :)

22 Ocak 2011 Cumartesi

Kardeşim Hrant

Kardeşim Hrant,
4 yıl oldu karanlıklara mahkum olduğumuzdan bu yana...19 0cak'ta sen o soğuk kaldırımdan  kalkamadığı o günden bu yana 4 yıl...Karanlık,kirli oyunların esiri olduğumuz, adaletin kirlitildiği,kardeşliğin,sevginin yok ediliği,katillerin kahranman edildiğin bir zamandayız artık ve bizler 4 yıldır soruyoruz adalet hangi zamanda işliyor?
Kardeşim Hrant, yüreği sevgi dolu insan beyaz bir güvercinin kanatlarındasın biliyorum ve bir gün kardeşliğin,barışın ne demek olduğunu öğrenebilince insanlar, beyaz güvercin özgürce uçucak bu topraklarda.Hayallerimizi uçurtmalarımızla göndericeğiz mavi gökyüzüne...

Kardeşim Hrant,kardeşliğin unutluduğu bu topraklara barış getireceğiz beyaz güvercinlerin kanatlarında ve biliyorum o gün geldiğinde sen orada her zaman ki gibi gülümseyen gözlerle bakıcaksın bizlere ve umudun asla yok olmadığını göstereceksin biz insanlara...

bir edebiyat dersinde karalanmış bir kaç satır...

Okyanusun derinliklerinde bu eşsiz senfoniyi dinliyorum.
Derin mavi sularda inci taneleriyle işlenmiş mavi masalları ararken,
deniz  kızlarının kayıp yelkenlilere söyledikleri ezgileri duyma umuduyla ilerliyorum,
aşık dalgalar arasında...

30 Aralık 2010 Perşembe

Bir umudun katledilişi...

Geç kalınmış bir yazıyı yazıyorum.Zaman o kadar hızlı akıyor ki çok önemli konuları hızlı bir şekilde unutup devam ediyoruz ama ben bunun atlanılmaması gereken bir konu,olay olduğunu düşündüğüm için her ne kadar geç kalsamda yazmak zorunda hissediyorum.

Bundan bir kaç hafta önce İstanbulda öğrencileri YÖK'ü protesto etmek için yürüdüler ama unuttukları bir şey vardı bu ülkede hakkın olanı yapmak,istemek suç sayılıyor.İnsanların en doğal hakkı olan eylem hakkını kullanmak istemiştiler.Ellerinde ne istediklerini söyledikleri pankartları (kağıttandır bu pakartlar sadece birer tahta parçasına tutturlurlar gayet hafif şeylerdir), birer silah olarak gören zihniyeti unutarak çıkmışlardı sokağa.Ne acıdır ki roller değişmeden aynı sahneler tekrar edildi.Ama bu sefer daha acı bir olay daha yaşandı.Yaşayan birini öldürmek katilliktir peki ya birinin doğma hakkını elinden almak ona böyle bir şansı tanımamak, bu nedir? Evet o gün orada bir annenin bebeği katledildi.Acı çığlıklarla bağırıyordu anne "durun,yapmayın ben hamileyim"diye ama yılanın başını küçükken eziceksin diyen zihniyet yine iş başındaydı.Hamile olduğunu duyunca sanki yaptığı şey şimdi daha önemliymiş gibi kimle savaştığını,ilerde ne olucağını bilmediği birini yok etmek istermişcesine daha da sertleştirmeye başladı polis memuru, tekmeler daha sık aralıklarla atılamaya,daha sert muamele görmeye başladı genç kız...
Yazık yazık bu küçük beyinlere... Bir hayatı,bir geleceği,bir umudu yok ettiler.Karanlık dünyalarında yaşamaya hak tanımadılar küçücük bebeğe.Üstelik iğrençlikleri bu kadarlada kalmadı,hastahanede bir annenin başına gelebilecek en kötü şeylerden birini yaşayan o genç kıza karşı davranışları...birinin hayallerini umutlarını çaldıktan sonra onu kirli değerlere sığdırdırlar.Bir umudun değerini 600 tl ile özdeşleştirmek...Yazık yazık ki onlara bataklıkta yaşarken ne halde olduklarının farkında bile değiller...